Ressam Antonio Canaletto Hayatı ve Biyografisi
Antonio Canal, diğer adıyla Canaletto, 18 Ekim 1697 yılında Venedik’te doğdu. Babası Bemardo, şaline dekorları yaptığından küçük yaşta bu mesleğe yöneldiyse de hoşlanmadı. 1719 yılında Roma’ya gitti, orada yaptığı çalışmalardan hiçbiri günümüze ulaşmadı. Kısa bir süre sonra (1720 yılı sonlarında) tekrar Venedik’e dönerek manzara ressamı olarak çalışmaya başladı; kısa zamanda ün sahibi oldu.
1730 başlarında ünlü tablo satıcısı Mac Swiny’nin vasıtasıyla, Richmond Dükü’nü tanıdı, ve onun için dört tablo yaptı. 1736 yılından itibaren de dört sene müddetle, yine bir İngiliz tablo satıcısı olan Joseph Smith için çalıştı. Onun sayesinde, önemli İngiliz çevrelerinin aranan ressamı oldu. Aynı yıllarda Bedford Dükü için de, 24 adetlik bir seri manzara çizdi.
Eserlerinde görülen izlenim gücü, hiçbir zaman, manzaralarının, büyüleyici havasını etkilemedi. Roma’da geçirdiği sanat hayatının ilk yıllarında, İspanyol ressamlarının eserlerindeki, ışık oyunlarını, renk nüanslarını inceledi. Katı soğuk ve hacimli görüntüleri, tablolarında, derin gölgeler ve sıcak renk tonlarıyla yumuşattı. En ufak ayrıntılar bile, onun gözünde, önemsiz olmaktan çıkarak, bütünün içinde bir odak noktası oldu.
İngiltere’deki çalışmalarında, soğuk ve donuk Times manzaralarına, Venedik ikindilerinin güneşli ve tembel havasını vererek kuzey insanlarına, güneyin aranılan sıcak özlemini getirdi. Hiçbir görüntüyü, tablolarında, sadece canlandırmakla kalmadı, kendinden de katarak, işleyerek aktardı. Titrek, parlak ayrıntıların göz alıcı dünyasını, eserlerine olduğu gibi yansıttı.
Roma’ya dönüşünde yaptığı anıt resimleri serisinden beşi Windson Şatosu’ndadır. Bunların yapılış tarihleri 1742’dir. Hampton Court’ta bulunan "Colosseum’dan Bir Görünüş" isimli eserlerinde 1741-1744 yılları arasında yaptığı anlaşılmaktadır. Bu arada Joseph Smith için 31 tablodan meydana gelen bir suluboya serisi meydana getirdi. Bunlardan bazıları bugün Windson Şatosu’nda bulunmaktadır.
Zaman zaman İngiltere’ye gidiyor. Sonra tekrar Roma’ya veya Venedik’e dönüyordu. İtalya’da olduğu zamanlar, İngiltere’de iken çizdiği eskizlerden esinlenerek bu kuzey memleketine, bilhassa Thames Nehrine ait manzaralar çiziyordu.
İtalya’ya tamamiyle döndükten sonra da, artık Thames nehrine, Londra manzaralarına dönük tablolardan sıyrılarak, kendisi için güncelliğini koruyan, Venedik mimarisinin, öğleden sonra güneşinde parlayan, mermerleri, zarif süsleri, görkemli görüntüleri Canaletto’nun eserlerinde önemli yer tuttu.
Bir manzara ressamı olmakla beraber içindeki, şiirsel özlemi, daima fırça derbeleriyle aktardı. Çiçekli balkonlar, aralık pancurlar, asılı çamaşırlar, canlandırdığı bütünnün en önemli parçaları oldu. Işık oyunlarını ustaca kullanarak, her ayrmtıya özelliğini belirten uyumu verdi. Canaletto’nun stilinin en önemli iki öğesini, renk ve ışık oluşturdu.
1763 yılının Ocak ayında Venedik Akademisi üyeliğine aday gösterildiyse de reddedildi. Halbuki kendisinden daha kalitesiz denilebilecek kişiler üye seçilmişti. Aynı yılın Eylül ayında Nogari ölünce, boşalan üyeliğe atandı. Ancak beş yıl sonra, 1768 yılı ilkbaharında, öldü.
Canatello’yu bugün, tanımlamanın en yeterli şekli şudur: O, büyüleyici bir güzellikte çizdiği manzaralarına, daima, kesin ve çarpıcı gözlemciliğini, ustaca katmasını başaran bir ressamdır.